EKİM…Evet ekim… Kaç kez tekrarladım ama hala inanamıyorum, koskoca bir yaz geçti, havalar soğudu, günler kısaldı, okullar açıldı, nerdeyse bir gün ara ile yaz mevsiminden sonbahara geliverdik ve ben hala yaz aşamasını atlatamadım üstelik onca haberciye rağmen.
Ani hava değişimleri yaşantımızda her alanı etkilemeye başladı, en çok etkilendiğimiz alanın ise ; birden grip ve nezle salgınları başlayınca, sağlığımız olduğunu anladık sanırım. Ama ne var ki bu değişime kendimizi hemen adapte edip, önlem almayı başaramıyoruz. Kendi adıma örnekleme yaparsam ben hala yazmış gibi davranmaya devam ediyorum, üşüdüğümü hissettiğim anda ‘’üzerime bir şey giymeliyim’’ diyemiyorum, soğuğu en çok hissettiren ayaklarıma bir çorap giyeyim demek fikri bile yok. Havalar erken kararmaya başladı ama ben hala ‘’bu gün hava kapalı ya ondan böyle’’ gibi bahaneler üreterek , sonbaharın gelmeye başladığını ve devamında kışın geleceğini kabullenemiyorum. Kabullenememek tipik bir depresyon belirtisi, ama hiç değilse nedeni bilinen bir depresyon.. Yani ‘’Sonbahar depresyonu’’ .
Çoğumuzu bezdiren bu depresyon günleri başladı, en büyük belirtilerinden biri de sabah kalkmak. …pardon kalkamamak… Sanki birileri bizi yatağa yapıştırmış gibi, bir türlü kalkmayı başaramıyoruz. Kalkmak istiyoruz ama gözlerimiz açılmıyor , kalkıyoruz ama beynimiz uyumaya devam ediyor gibi…Tıpkı ne olduğunu şaşıran metabolizmalarımız gibi, hızlanmaya çalışıyor ama başaramıyor, yavaşlamayı istemiyor ama hızlanamıyor da. İşte bu ne oluyorsa bu devrede oluyor, karnımız sık sık acıkmaya başlıyor, kaç aydır yediğimiz gibi yiyoruz ama doymuyoruz sanki. ‘’Eyvah’’ diyorum ben bu devrelerde. ‘’Tehlike çanları çalmaya başladı’’.
Aslında bu mevsim pek çok konuda başlangıçlar zamanı , çalışanların tatilleri bitti, okullar açıldı, işte düzenli hayatın tam da zamanı, önemli olan ise açarı bulmak. Anahtar kelime ; ‘’DÜZEN’’ . Düzenli öğünler, düzenli beslenme. Öğün atlamak hatasına düşmeden , günde 5-6 öğün hakkımızı doğru şekilde kullanmak, şeker dengemizi bozmamak ve metabolizmamızın düzgün çalışması adına doğru bir adım olabilir. Böylece bir sonraki öğüne çok acıkmadan başladığımız için de porsiyon kontrolünü yapabiliriz.
Öğünlerimizin düzeni içinde; öğün içinde alınması gereken besinleri eksik tüketmemek en doğrusudur. Örnek vermek gerekirse; salata, yeme hızımızı düşürüp, besinlerin mideden geçişini yavaşlatarak , daha uzun süre tok kalmamızı sağlar. Ekmek ; kan şekerimizi dengede tutar. Su tüketmek ise; gerek diğer içeceklerden aldığımız kafeinin vücudumuzdan azalttığı suyu yerine koymak, ya da açlık ve susamak sinyallerinin karıştığı anlarda gereksiz yemeyi önlemek amacıyla arttırılmalıdır. Öğün miktarları da ayrı dert diyenlere de yeniden hatırlatmam gereken kural ise , bir tabak olarak verilen ölçünün aslında olmasını istediğimiz tepeleme dolu bir tabak olmadığıdır. Ayrıca gün içinde ince bir dilim aldım, sadece bir kaşık tadına baktım diyerek de aldığımız bizim gözümüzde küçük olan miktarların kalori toplamını da düşünürsek, inanın bana kendinize büyük bir iyilik yapmış olacaksınız. Yemek saatlerini de yaşam tempomuza göre ayarladık mı, daha ne olsun, sonbaharın ve serin bölünmeyen uykularımızın tadına varmamak için sebep yok.
Duruma bir de böyle bakınca galiba o kadar da kötü değil, hatta yeniden şans aylarının başlangıcı bu sonbahar.
NURDAN ÜMİT EREL
instagram @herballehayat