enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4801
EURO
36,2396
ALTIN
2.960,37
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Az Bulutlu
21°C
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Cuma Karla Karışık Yağmurlu
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
6°C
Pazar Az Bulutlu
8°C
Pazartesi Açık
9°C

Prof.Dr. Erhan Ayşan : Kara lahanayı az tüketin

Prof.Dr. Erhan Ayşan : Kara lahanayı az tüketin
A+
A-

Prof.Dr. Erhan Ayşan, kara lahananın guatra neden olduğunu belirterek, “Özellikle Karadeniz bölgemizde çok tüketilen kara lahananın tüketiminin azaltılmasını öneriyoruz. Ancak bu yiyeceği kesin olarak yasaklamıyoruz” dedi.

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Endokrin Cerrahi Uzamanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, “Karadeniz, ülkemizde kara lahananın en fazla üretildiği ve tüketildiği bölgedir. Ne yazık ki, kara lahana vücutta iyodu tutuyor. Tutulan iyodu tiroid bezi kullanamadığı için bez büyüyor yani guatr ortaya çıkıyor. İşte Karadeniz’de guatrın fazla görülmesinin sebeplerinden biri de bu. Biz bu yiyeceği kesin olarak yasaklamıyoruz ancak tüketiminin azaltılmasını öneriyoruz” dedi.

En saygın uluslararası tıp dergilerinden JAMA’da yayınlanan yeni bir çalışmada, tiroid kanserinin görülme sıklığının dünyada yüzde 185 arttığını ortaya koydu. 195 ülkenin bulunduğu çalışmada Türkiye de yer alıyor. Çalışmanın bir diğer önemli sonucu, dünyada tiroid kanserine bağlı ölüm oranları artarken Türkiye’de bu oranın azalıyor olması.

Amerikan Tıp Birliği tarafından yayınlanan ve dünyanın en saygın tıp dergilerinden biri olan JAMA’da tiroid kanseri masaya yatırıldı. 195 ülke üzerinde yapılan ve çarpıcı sonuçların yer aldığı bu çalışmada Türkiye’de yer alıyor. Çalışmanın sonuçlarını değerlendiren Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, bu kadar geniş kapsamlı çalışmaları literatürde ender gördüklerini vurguladı.

Yeditepe Üniversitesi, Endokrin Cerrahi Bölümünden Prof. Dr. Erhan Ayşan “Tiroid kanserinin görülme sıklığı tüm dünyada %185 arttı ve bu endişe verici bir değer. Bununla birlikte hastalığa bağlı ölüm oranlarında da yükselme görülüyor. Hatta bu artış hızının %80’lere ulaştığı ülkeler var. Türkiye’ye baktığımızda, ne yazık ki ülkemizde de tiroid kanseri vakalarında artış söz konusu. İyi haber şu ki, ölüm oranları dünya ile aynı paralellikte gitmiyor. ABD, Çin ve Hindistan’da ölüm oranları artarken, Türkiye’de azalıyor. Bu önemli bir nokta. Konunun derinine indiğimizde Türkiye’de tiroid hastalıkları ve guatr konusunda farkındalığın olduğunu görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Tiroid Kanserinde En Önemli Etken Genetik Faktörler

Türkiye’de özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde tiroid kanserinin ve guatrın yaygın olarak görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Erhan Ayşan, “Bununla ilgili bir farkındalık var ve bu sayede insanlarımız tiroid ve guatr ile ilgili şüpheleri olduğunda hemen doktora gidebiliyorlar. Bu, ülkemiz için önemli bir avantaj. Yapılan araştırmada da dikkat çekildiği üzere, genetik faktörlerin tiroid hastalıkları ve tiroid kanseri için çok önemli bir etken olduğunu görüyoruz. Ailede bir kişide bile tiroid kanseri ya da guatr tespit edildiğinde diğer aile bireylerinin artmış bir risk altında olduğunu biliyoruz. Tiroid kanseri açısından ikinci önemli faktör ise radyasyon maruziyeti. Çevresel faktörler ve sigara kullanımı da tiroid kanserinde riski artırıcı unsurlar arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Teşhisin Geciktiği Vakalarda Yapılabilecekler Sınırlı

Hastalığın hem yüksek hem de düşük sosyoekonomik düzeye sahip insanlarda arttığını belirten Prof. Dr. Erhan Ayşan sözlerine şöyle devam etti: “Ölümler düşük sosyoekonomik düzeye sahip insanlarda daha fazla. Bu durumun en önemli nedeninin de hekime geç başvurmak olduğu gösterilmiş. Yüksek sosyoekonomik düzeye sahip insanlar ise hekime, hatta konunun uzmanı olan endokrin doktorlarına erken başvuruyor ve bu sayede hastalığın tedavisini çok erken evrelerde alabiliyorlar. Böylece ölüm oranları bu gruptaki insanlarda daha düşük oluyor. Ne yazık ki düşük sosyoekonomik düzeye sahip topluluklarda bu başarılamadığından geç teşhis ve geç tedavi nedeniyle ölümler daha fazla gerçekleşiyor. Nitekim dünyada tiroid kanserine bağlı ölümlerin en fazla olduğu ülke olan Etiyopya’da, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla son derece düşükken, bu değerin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Katar’da ölüm oranları en düşük seviyede. Unutulmamalıdır ki, tiroid kanseri erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebilen nadir kanserlerden biridir.”

Kanseri Erken Evrelerde Yakalamak İçin Bunlara Dikkat

Tiroid kanserinin önemli bir özelliğinin bulgu vermemesi olduğunu belirten Prof. Dr. Erhan Ayşan konu hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu: “Bu durum hastalığın geç teşhis edilmesinde önemli faktörlerden biri. İnsanlarımız şu noktalara azami dikkat göstermeli: Öncelikle, ailede tiroid kanseri vakası var mı? Bunu büyüklerimize soracağız. Ailede böyle “bir kişi bile varsa” mutlaka bir endokrin uzmanına başvurmaları ve mutlaka tiroid ultrasonu yaptırmaları gerekiyor. İşte bu aşamada yapılan hatalardan biri de, hasta doktora başvurduğunda sadece kan tahlilleri yapılması, ultrason yapılmaması oluyor. Kan tahlili normal çıktığında ‘bende bir şey yok’ deniyor. Bu çok yanlış! Tiroid kanseri kan bulgusu vermez. Dolayısıyla her hastada mutlaka ultrason yapılması gerekiyor. Ultrason son derece basit, ucuz, radyasyon içermeyen bir görüntüleme tekniğidir. Yaş ilerledikçe tiroid kanseri riski artıyor. Dolayısıyla bizim önerimiz 40 yaşından sonra yılda bir kez tiroid ultrasonu yapılması yönünde. Tiroid kanseri tanısı alan her hasta ameliyat olmalı. Bu teşhisi alan kişi hemen bir endokrin cerraha gitmeli. Doğru yapılmış bir ameliyatla yüzde yüz başarı sağlanabilmektedir”

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)