2002’de kendisini Bürokrasi ve Emniyetin tek hakimi olan FETÖ’nün kucağında bulmasına rağmen..
80 yıllık “askeri vesayet” ve irili ufaklı bir çok darbe girişimine rağmen..
Amerikanın PKK ve bilumum terör örgütlerini üzerine salmasına rağmen..
Küresel haydutların ülkenin 4 bir yanını dolar baskısı ve ekonomik saldırılarla kuşatma altına almasına rağmen..
Sokakları hareketledirmesine, Gezi ve 15 Temmuz kalkışmalarına, 6-8 Ekim provokasyonlarına, 17-25 Yargı darbelerine rağmen..
Doğal afetlere, depremlere, sellere, yangınlara, Pandemilere rağmen..
Partisinin içinden ABD’ullahlı Ahmetli, Ali’li, İdrisli, Latifli 6 Adet mini mini tabelâ partileri çıkmasına rağmen..
Biden’elerinin, Kemal ve Meral dostları ile birlikte bu sefer “darbe ile değil seçimle indireceğiz” diye and içmesine rağmen..
Bir an olsun geri adım atmadan, yılmadan ülke bölge ve tüm insanlığı ilgilendiren sorunlar için BM’ye ayar veren, dünya 5’ten büyüktür diye korku salan, sınır ötelerine, Akdenize, Karadenize, Libyaya açılan, 46 yılın sonunda Kıbrısın Maraş’ını açan, 86 yıl sonra Ayasofyayı aslına döndüren, 25 yıl aranın ardından Karabağı Ermeni işgalinden kurtaran bu adam, 20 yılın ve 15 seçimin ardından hâlâ koltuğunu muhafaza edebiliyor ve hala dünya süper liginde sayılan liderler içinde ilk 3’te yer alabiliyorsa, bunun siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisi ile izahı mümkün değildir..
Bunun tek nedeni, “Göklerden gelen bir karar” ve sömürülen coğrafyalardaki mazlum kadınlar ve masum çocukların duasıdır..
Evet..
20 yıl önce “muhtar bile olamaz” denilen “yalnız adam”..
Senin de Türkiyenin de yolu bahtı açık olsun..
Nice 20 yıllara..! OŞ